Ayça Yüksel & Rozelin Akgün – Şehrin Yoldaş Türleri Peşinde: Yedikule Bostanları

Ayça Yüksel & Rozelin Akgün – Şehrin Yoldaş Türleri Peşinde: Yedikule Bostanları

Atölyenin ismi:
Şehrin Yoldaş Türleri Peşinde: Yedikule Bostanları

Atölye yürütüleri: Ayça Yüksel ve Rozelin Akgün

Atölye Başvuru Linki:
https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSdQgasOrXT5zJ_IER0_LL6xRK2onL8H-t3oyc653VAX4JqzpQ/viewform?usp=sharing

Atölye tarihi ve saati:
17 Mayıs 2025 – Cumartesi
Saat: 13:00-17:00

Atölye içeriği:

İstanbul’un Bizans’a kadar uzanan 1500 yıllık bir bostan tarihi ve geleneği var. Bu değerli kentsel yaşam pratiğinden geriye kalan yegâne örneklerden biri de tarihi Yedikule Bostanları. 

Bu atölyede katılımcılar Yedikule Bostanlarında, şehrin görünmeyen veyahut dikkate alınmayan tarihini ve politik belleğini şimdiden itibaren açığa çıkarmayı hedefleyen bir yürüyüşe davet edilir. Bitkilerle ve yoldaş türlerle hemhal olabilen bir kent tahayyülünün ve bitkilerle olduğu kadar bostanlar ve bostancılık mesleğiyle de bugünden kurulabilecek farklı bağların ve birlikte yaşam düşüncesinin olasılıklarını sorgulamak hedeflenir. Her geçen gün etkileri derinleşen ekolojik yıkıma karşı birbirimize ve yeryüzüne karşı kurulabilecek ihtimam biçimleri araştırılır. 

Katılımcılar, yıkımın, kentsel dönüşümün ve yok etmenin norm haline geldiği İstanbul’da “bostan”ı yıkımın enkazına rağmen türler arası bir yaşam biçimi olarak düşünmeye çağrılır. Çok katmanlı kentsel enkazda yaşam sürerken türler arası elbirliğini ayakta tutmanın yollarından biri de bostan olabilir mi? Kentleşme politikaları tarım alanlarını, suyu, ormanları, hayvanları ve bitkileri yutmaya devam ederken, şehrin kadim bostan pratiği, bu yıkıntılar arasında “başka bir yer” düşüncesine katkı sunabilir mi? Bu doğrultuda katılımcılar, hâkim olanın değil, muktedirler tarafından mülksüzleştirilen, yerinden edilen veyahut türlü tahakküm biçimlerine karşı direnen ve yıkım süreçlerine rağmen yaşamı kurmaya devam eden görünmeyen aktörlerin sesine ve yaşamına kulak kabartmaya davet edilir. 

Planlanan yürüyüş rotasında yok olan ve bugün hala sürdürülen bostanlar arasında bir rota planlanmıştır. Katılımcılar yürüyüş boyunca hem sokak ve kenar bitkilerine hem de bostanlarda gördüğü bitkilere dikkat etmeye, onları tanımaya, fark etmeye, ilişkilenmeye ve fotoğraflamaya davet edilir. Yürüyüşün sonunu bostancılarla sohbet ve bostanda sebze alışverişi ile tamamlayacağız. Atölyenin ikinci bölümünde hep beraber önceden belirlenmiş uygun bir mekana geçerek Yedikule Bostanlarında yetişen ve oradan aldığımız sebzelerden oluşan ve herkesin elinin değeceği kolektif bir yemek yapıyor olacağız.

Katılımcıların yürüyüşe uygun ve rahat kıyafetler giymesi, yanlarında fotoğraf makinesi veya fotoğraf çekmeye uygun telefon bulundurması ve not alabileceği defter ile kalem bulundurması tavsiye edilir.

Atölye çıktısı: 

Yedikule Bostanları yürüyüşü İstanbul’un tarihi surlarında yer alan 4 farklı kapıdan geçerek şehrin bostanlarla ve bitkilerle ilişkili belleğiyle ilişki kurmanın farklı biçimlerini aramaktadır. Mevlanakapı’dan Silivri Kapı’ya, Belgrad Kapı’dan Yedikule Kapı’ya bostanların ve şehrin yoldaş türlerinin izini birlikte süreceğiz. Yedikule Bostanları’nın tarihini, politik belleğini ve bugününü birlikte konuşacağız, öğreneceğiz veya hatırlayacağız. Bu yürüyüşün kentin kolektif ve politik belleğiyle yeniden ilişkilenme ve mesullenme duygusu yaratmasını ve aktivist bir yordama tekâmül etmesini hedefliyoruz. “Yıkım ve şiddet süreçlerinin tam ortasında bize yoldaşlık etmeyi sürdüren, el uzatmaya devam eden aktörler olarak şehrin bitkilerine, bostanlarına ve bostancılık mesleğine biz nasıl yoldaşlık edebiliriz?” sorusunu birlikte düşünmek amaçlanıyor. Atölyenin temel çıktılarından biri bu soruya ve düşünceye katkı vermek olarak düşünülebilir. Somut olarak ise Yedikule Bostanlarında yetişen sebzelerle hep beraber yapılacak kolektif bir yemek mutfağı kurulacaktır. Bu kolektif yemek ile Yedikule Bostanlarından şehrin bitkilerine ve insanlarına uzanarak, elbirliğinin türler arası biçimlerine ve bakım emeğinin müşterekleştirilmesi ihtimallerine işaret edilir.

Atölyenin süresi: 2 saat yürüyüş ve 1.5 saat kolektif yemek atölyesi ve yarım saat ulaşım olmak üzere toplam 4 saati alması öngörülmektedir.

Atölye yeri/mekânı: Buluşma yeri atölye yürütücüleri tarafından katılımcılara daha sonra bildirilecektir.

Katılımcı sayısı: 12-15 kişi ile sınırlıdır.


Tüm bunların dışında çok kısa kavramsal çerçeveye dair birkaç cümlelik özet bir yazı. 

Şehrin Yoldaş Türleri Peşinde: Yedikule Bostanları atölyesi, sömürücü keskin hiyerarşilerle inşa edilen kır-kent, tarım-kent ve insan-doğa gibi ayrımlarda gedikler yaratmayı amaçlar ve kent ile tarımın iç içeliğine, karışımına ve dolanıklığına dair imkanlara işaret eder. Kent yalnızca insana özgü bir yaşam olanı olarak görülmez. Bilakis insandan ibaret olmayan yaşamlara dikkat çekilir ve böylece türler arası birlikte yaşamın mümkün olabileceği bir kent tahayyülü kurcalanır.

Kentleşme süreçlerinin şiddeti altında açığa çıkan yıkım’a rağmen ve yıkım’ın içindeki yaşamı elbirliğiyle sürdüren aktörleri Yedikule Bostanları’nda fark etme sanatının yolları araştırılır. Bu anlamda posthümanizm ve insandan ibaret olmayanlar (more than human) literatürlerinden ve spesifik olarak Donna Haraway’in yoldaş türler (companion species)* kavramı ile Anna L. Tsing’in enkazda açığa çıkan işbirliğine dayalı yaşamın olasılıklarını araştıran çalışmasından** ilham alınır.

*Haraway, D. (2010). Başka Yer (Çev. Güçsal Pusar, Ed.). Metis Yayınları.
**Tsing, A. L. (2023). Dünyanın Sonundaki Mantar: Kapitalimzin Enkazlarında Yaşam İmkânı Üzerine (Çev. Erdem Gökyaran, Ed.). Yapı Kredi Yayınları.