Atölye tarihi ve saati: 11 Mayıs 2025 – Pazar Saat: 13:00-16:00
Atölye içeriği: Duyusal etnografi atölyesi deneyim, algı, bilme ve pratiğin çoklu duyusal yapısını merkeze almaktadır. Bu atölyede, araştırmacıların, bir araştırma sorusu etrafında, duyusal deneyimler yoluyla bilgi edinmesini ve bu bilgiyi sosyal ve maddi dünya ile etkileşimde kullanmalarını deneyimletmek planlamaktadır. Atölyemizde bu temel prensipleri rehber alarak, katılımcıların kendi araştırma süreçlerine bu yöntemi nasıl entegre edebileceklerini keşfetmelerini amaçlıyoruz.
Atölye kapsamında bir saatlik bir yürüyüş öngördüğümüz için buna uygun kıyafet ve ayakkabı seçmeniz ve yanınızda yürüyüş boyunca not alabileceğiniz bir defter, telefon, ses kayıt cihazı vb. getirmeniz tavsiye edilir.
Atölye çıktısı: Duyusal Etnografi konusunda temel bilgiler, araştırma yürütürken yeni/yaratıcı yöntemleri kullanmanın sağlayacağı katkıya dair farkındalık. Atölyenin süresi: 150-180 dk. olması planlanmak
Atölye yeri/mekânı: Buluşma yeri atölye yürütücüsü tarafından katılımcılara daha sonra bildirilecektir.
Katılımcı sayısı: 12 kişi ile sınırlıdır.
Duyusal etnografi (sensory etnography), duyuların araştırma süreçlerine katılmasını vurgulayan bir etnografi türüdür. Bu yaklaşım, geleneksel etnografik yöntemlerin ötesine geçerek, deneyim, algı, bilme ve pratiğin çoklu duyusal doğasını merkeze alır. Duyusal etnografi, araştırma katılımcılarının ve etnografların duyularının, sosyal ve maddi dünya ile etkileşimde nasıl bir rol oynadığını anlamaya yönelik bir yöntem sunar. Duyusal etnografi, etnografik pratiği duyusal bir mercekle yeniden yorumlayan, yaratıcı bir dönüşü temsil eder. Bu yaklaşım, etnografiyi daha deneyimsel bir anlatıma dönüştürmeyi hedefler ve etnografik hayal gücünü dikkate alır.
Sarah Pink’in çalışmaları ile bilinirliği artan bu yaklaşımın çıkış noktası araştırmacıların duyusal deneyimler yoluyla bilgi edinmeleridir. Bu süreç, sadece metin temsillerine dayanmaktan ziyade, bedenin bilgisini ve etkileşimlerini içerir. Duyusal etnografi literatürüne baktığımızda metodolojik olarak görsel çalışmaların ağırlığı belirgin olsa da bu yöntem zamanla görme duyusunun ötesine geçerek, işitsel, dokunsal ve somatik diğer duyusal kategorilere de odaklanmaya başlamıştır.