Suyun taşıdığı hayatların izleri, kağıt üzerinde sözler ve kelimelerle bir hatırlatıcı haline gelir. Zamanın derinliklerinden gelen bu izler, sessiz bir fısıltı gibi geçmişi bize hatırlatır. Her kayık, her damla su, bir yaşamın hikayesini taşır ve bu hikayeler unutulmuş anıları yeniden canlandırır.
Suyun Tanıklığında çalışması, hikayeler ve anlatılarla suyun kültürel ve tarihsel bellekteki yerine odaklanır. Video, Balat ve Hasköy arasında ulaşım sağlayan kayıkları, sudan gelen şifa ile ayazmaları ve suya dair ritüelleri merkeze alır.
Suzan Nana Tarablus’un “Çek Kayıkçı Balat’a” adlı kitabında yer alan pek çok anıda, Balat ve Hasköy arasındaki gündelik yaşamda suyun ne denli hayati bir rol oynadığını vurgular. Su yaşamı bir yakadan diğerine taşır; okula, pazara, akraba ziyaretlerine ve iş hayatına erişimi sağlar. Kayıklarla şekillenen hayatların, gündelik yaşamın vazgeçilmez bir parçası olduğunu ortaya koyar.
Bu video çalışması, yıkıntıların bıraktığı sessiz izler üzerinden kültürel kimliklerin su ile olan ilişkisini merkeze alır. Haliç’teki ayazmaların etrafında şekillenen anlatılar, anılar ve hikayeler, bu ilişkinin derinliğini ve suyun kültürel bellekteki yerini anlamamıza olanak tanır.
Aşkın Ercan çalışmalarında kent yaşamı, hafıza ve gündelik hayatın kültürel dinamikler üzerindeki etkisini inceler. Ekolojik kültür temelli kaygılar ile doğanın yok oluşuna neden olan durumlara odaklanarak, kişisel ve politik olan arasındaki kesişimleri gözlemler. Çevresel şiddetin, yavaş, zamana ve mekâna yayılan alanlarını araştırarak, ortaya çıkardığı sonuçları farklı medyumlar aracılığıyla kuracağı iletişim olasılıklarına odaklanır. Son zamanlarda suyun hafızasını, fiziksel formlarını, dokusunu ve akışını ele alır.