Psamathia- Samatya’nın Mekânsal ve Sosyal Dönüşümü

Psamathia- Samatya’nın Mekânsal ve Sosyal Dönüşümü

Psamathia– Samatya’nın Mekânsal ve Sosyal Dönüşümü

 

İsminin kökeni Rumca “Psamathia” olan ve kum–kumluk anlamına gelen semtin isminin Türkler tarafından Samatya olarak telaffuz edildiği ve dönüşüme uğradığı malumdur. Semtin güneyi bugün hâlâ sakinlerince Samatya olarak anılsa da kuzeyi Kocamustafapaşa olarak bilinir. İstanbul’un en eski yerleşimlerinden biri olan Samatya aynı zamanda balıkçılık yapılan bir sahil kasabasıdır. Nitekim Hagop Baronyan’ın semt hakkındaki yazısına, “Rakı içmeyenler ayrılsın… Onların hakkı yok bu mahalleye girmeye.” sözleriyle girizgâh yaptığı yerdir.

 

Semtte, İstanbul’un fethinden önce Karamanlı Rumlar, Süryaniler ve Yahudiler daha yoğun yaşarken, sonrasında ise Ermeni nüfusu yoğunlaşmış ve diğer toplulukların nüfus popülasyonu zaman içeresinde azalmıştır. Bu yüzden bölgede Rum ve Ermeni mimari yapılarıyla birlikte farklı topluluklara ait kilise, manastır, hamam ve çeşmelere de rastlamak mümkündür.

 

“Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyaları (1928) Yirmi Kur’a Askerlik Yasası (1941), Varlık Vergisi (1942) gibi Cumhuriyet sonrası Türkleştirme politikaları ve politik şiddet olaylarının etkisiyle semtte yaşayan Yahudiler ve Rumlar zorla yerinden edilir. 6-7 Eylül Pogromunun (1955) en yoğun hissedildiği yerleşim yerlerinden biri de Samatya’dır. Yaşanan bu şiddet olayları sonrasında semtte yaşayan gayrimüslim topluluklar çareyi ya çevre semtlere göç etmekte ya da ülkeyi terk etmekte bulur. Semtte yaşanan korku ve tedirginlik atmosferine 1964 Rum Sürgününün eklenmesiyle birlikte ise semtten ayrılmak zorunda kalanların sayısı iyice artar. Bir dönem önemli bir Rum topluluğuna ev sahipliği yapan Samatya, geçtiğimiz yüzyılın ortalarından itibaren bu yapısını neredeyse tamamen kaybeder.

 

Samatya, 1950’li yıllarla birlikte ise önemli göçler alan bir semt olur. Bu yıllarda, Anadolu’daki baskı, şiddet ve yoksulluk sebebiyle İstanbul’a göç etmek zorunda kalan Ermeniler’in ilk adreslerinden biri Samatya olur. Samatya’ya göç eden Ermeniler genellikle Sulumanastır ve Surp Kevork Kilisesi etrafını yerleşim yeri olarak seçer. Samatya, 90’lı yıllarda ise Kürt illerinde yaşanan köy yakılmaları ve şiddet olayları sonrasında bu yerleşimleri yerlerini terk etmek zorunda kalarak İstanbul’a taşınan Kürtlerin seçtiği yerleşim yerlerinden biri olur.

 

Samatya’nın mekânsal dönüşümü esasen ele aldığımız diğer semtler kadar keskin ve ani değildir. Samatya’nın sur içinde konumlanması, geleneksel kent dokusunu günümüze kadar korumasına katkı sağlamış ve değişimin etkilerini hafifletmiştir. Kent dokusunu görece koruyan semtin demografik yapısı ise önemli ölçüde değişmiştir. Günümüzde farklı topluluklara ve kültürlere ev sahipliği yapmaya devam etse de Samatya’nın sosyal yapısı özellikle 6-7 Eylül Pogromu sonrasında değişmiştir.

 

Kaynakça

Ezgi Tuncer Gürkaş, “Bellekteki Yer Neresidir?: Samatya‟ da Zihinsel ve Toplumsal Pratikler”, Mekân ve Kültür, 2011.

Hagop Baronyan, İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti, Can Yayınları, İstanbul: 2014.

Türker, Orhan Türker, Psomatia’dan Samatya’ya: Bir Bizans Semtinin Hikâyesi, Sel Yayıncılık, İstanbul: 2010.