Surp Kevork Kilisesi yahut “Kaghtagayan”
Surp Kevork Kilisesi, 1031 tarihinde Doğu Roma İmparatoru III. Romanos Arkirios tarafından yaptırılmıştır. Bizans döneminde Theotokos Peribleptos Kilisesi olarak bilinen kilise, 1461 yılında Fatih Sultan Selim’in Hovagim Yepiskopos’a özel bir ferman ile Osmanlı Ermenileri Patriği ünvanı vermesi ile kilise patrikliğin ilk merkez kilisesi olur (Yılmaz, 2018: 42-43) ve 1644 yılına kadar bu işlevini devam ettirir. Böylece kilise İstanbullu Ermeniler için, Samatya ise Anadolu Ermenileri için önemli bir merkez haline gelir.
Kilise, 1461-1480 yılları arasında Rumlardan alınarak Ermenilere verilir. Bu olay iki toplum tarafında gerginlik yaratır ve çatışmalara sebep olur. Bu sebeple bazı kaynaklarda “Kanlı Kilise” olarak da anılır. Bünyesinde barındırdığı eski Bizans ayazması ve büyük sarnıç sebebiyle ise kilise, Türkler tarafından “Sulu Manastır” olarak da adlandırılır.
Birçok kaynağa ve kilisenin önünde bulunan bilgilendirme metnine göre 1660 yılında çıkan yangından sonra kilise, 1722 yılında yeniden restore edilir ve üç kilise (Surp Kevork, Yerrortutyun ve Asdvadzazin) halinde yeniden inşa edilir. Tarihinde pek çok kez yangınlara maruz kalan yapı, 1782 yangınında önemli ölçüde zarar görmüş ve kayıtları dahi yok olmuştur. Kilise, farklı tarihlerde yaşanan yangınlar ve depremler sebebiyle pek çok kere onarım geçirmiş ve yeniden yapılmıştır. Yapı son olarak 1885-1887 yıllarında yeniden inşa edilerek günümüzdeki halini almıştır.
Kilise yerleşkesinde ayrıca Sahakyan Nunyan Okulu da bulunmaktadır. Sahakyan Nunyan Okulu, ilk olarak 1789’da sadece erkek öğrencilere eğitim veren Sahakyan Okulu olarak açılmış, 1831 yılında ise okulun yanına Nunyan Kız Okulu’nun eklenmesiyle günümüzde kullanılan yapısını almıştır. Geçtiğimiz yüzyılın başlarında bu iki okulun birleşmesiyle karma eğitim veren bir ilkokul yapısına kavuşmuştur. 1960 yılında ortaokul ve 1966 yılında ise lise düzeyinde eğitim vermeye başlayan okul, günümüzde eğitim ve öğretim faaliyetlerine devam etmektedir.
***
Tüm bunların ötesinde Surp Kevork Kilisesi’nin Ermeniler için daha büyük anlamlar ifade ettiğini söylemek yanlış olmaz. 1915 Ermeni Soykırımı sonrasında Anadolu’da hayatta kalan Ermenilerin önemli bir kesiminin İstanbul’a gelerek kilisenin bahçesinde bulunan Sahakyan Nunyan Okulu’nun İlkokul bölümüne sığındıkları ve burada bir süre barındıkları bilinir. Bu sebeple kilise aynı zamanda Kaghtagayan (göç durağı) olarak da anılır. Yaşanan toplu göçler sonrasında okulun sınıfları çarşaf, örtü ve benzeri kumaş parçalarıyla odalara ayrılarak konaklamaya elverişli yerlere dönüştürülür. Kimi kaynaklara göre buraya gelenlerin yeni bir hayat kurmakta çok zorlandığı ve geldiği kente geri dönmeyi düşündüğü ancak olanaksızlıktan kaldığı yazılır (Suciyan, 2013).
Bir göç durağı olan kilisenin sahile yakın konumu sebebiyle limana yanaşan her gemide, yakınlarını arayanların sahilde gemileri karşıladıkları ve İstanbul’a varan ailelerin diğer yakınlarını bulma umudu ile ilk olarak Samatya’ya geldiği aktarılır. Takuhi Tovmasyan “Sofranız Şen Olsun” kitabında tam da “sürgün kalıntıları” arasında Takuhi yayasının tanıdığını bulma hikâyesinden bahseder (Tovmasyan, 2004; 128). Yaklaşık 20 yıl boyunca göç durağı olarak kullanılan Surp Kevork Kilisesi ve Sahakyan Nunyan Okulu, geride kalanların birbirini bulabilme umuduyla bir buluşma noktası görevi görmüştür.
Kaynakça
Lale Yılmaz, “İstanbul’da Ermenilere Tahsis Edilen Bizans Kiliseleri Üzerine” Tarih ve Gelecek Dergisi, 4(2), 2018: s.40-54.
Talin Suciyan, “Malatya, Yozgat, Ordu ve Samatya”, 2 Mart 2013 tarihli yazı, Radikal Gazetesi: https://www.academia.edu/12333055/Malatya_Yozgat_Ordu_ve_Samatya, son erişim tarihi: 08. 08. 2024.
Takuhi Tovmasyan, Sofranız Şen Olsun: Ninelerimin Mutfağından Damağımda, Aklımda Kalanlar, Aras Yayıncılık, İstanbul: 2004.
Zeynep Gündoğan, İstanbul, Samatya’da Tarihi Çevre Koruma, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Kültür Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul: 2011.








