Tarlabaşı Bulvarı ve Yıkımlar
Bedreddin Dalan’ın İstanbul belediye başkanlığı dönemi, esin kaynağını Fransız kent plancısı Henri Prost ’tan alan önemli kent yıkımlarına sahne oldu. Dalan, Henri Prost’tan yarım kalan İstanbul kent planını (1936-1937) adeta tamamlamak istercesine İstanbul’u bir şantiye alanına dönüştürdü. Haliç’in kıyı kesiminde yaşanan yıkımların yanı sıra bu dönemde yaşanan önemli yıkımlardan biri de Tarlabaşı Caddesi’ndeki yıkımlardı.
İstanbul’un ulaşım sorununa çözüm getirme gerekçesi ile yapılan bu yıkımların hedefinde Tarlabaşı’nın sosyal, kültürel ve tarihi yapısı vardı. Yıkımlar sebebiyle semtte yaşayan pek çok kişi göç etmek zorunda kalırken birçoğu tescilli ya da tescil edilmeye değer görülen yapı olan tarihi ve kültürel değere sahip eser yıkıldı. Öte yandan ise yıkımların asıl sebeplerinden biri de kuşkusuz rant değeri yüksek olan bu bölgenin sermayeye açılmasıydı. Bölgede yıkımların başlaması üzerine TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi öncülüğünde semt sakinleri ile birlikte yıkımlara karşı bir mücadele başladı. Yıkımların durdurulması için verilen hukuk mücadelesine karşı yıkımlar konusunda kararlı olan dönemin belediye başkanı Bedreddin Dalan ise şu açıklamayı yapacaktı: “Yıkarım ve cezamı da çekerim”
Semtin sosyal, kültürel ve tarihi yapısının korunması, tarihi ve kültürel değere sahip yapılarının yıkılmaması için verilen tüm mücadeleye rağmen bölgede önemli sayıda tescilli yapının yıkımı engellenemedi. Tarlabaşı Bulvarı’nın inşası için 1986-1988 yılları arasında yaşanan yıkımlarda Tarlabaşı Caddesi’nde 167’si tescilli yapı olan 368 yapı istimlak edildi. Tarihi ve kültürel değere sahip bu yapıların birçoğu istimlak bedelinin ödenmesi için herhangi bir muhatabın bulunamadığı yapılardı. Dalan’ın “Bizim tarihimize ait değil” dediği bu yapıların çoğu, geçtiğimiz yüzyılın ortalarında semtten göçmek etmek zorunda kalan Ermeni, Rum, Yahudi topluluklarına aitti. Bu yıkımlarla birlikte ise semt, yeniden bir zorla yerinden edilme ve mülksüzleştirme uygulamalarına sahne oldu.
Tarlabaşı Bulvarı’nın inşası sebebiyle yaşanan yıkımlar önemli sonuçlar doğurdu. Yıkımlar sebebiyle birçok kişi evsiz kalırken yıkımların önemli etkilerinden biri de Tarlabaşı Caddesi üzeri ve çevresindeki esnafın işsiz kalmasına ve semtte yoksulluğun daha da artmasına neden olacaktı. Yıkımlar ayrıca Tarlabaşı ile Pera arasındaki sınırı keskinleştirerek Tarlabaşı semtini Beyoğlu’ndan ayırdı. Bu durum semtin kendi içine kapalı bir semt olarak varlığını sürdürmek zorunda kalmasına sebep oldu. Yoksulluk ve kentsel ayrışma sebebiyle semtin fiziksel yapısı giderek kötüleşirken bölgenin de “çöküntü alanı” olma dinamiklerini daha da artırdı. Bu durum Tarlabaşı’nın ilerleyen yıllarda da “kentsel dönüşüm” projeleriyle sürekli gündemde kalmasına sebep olacaktı.
Semt sakinlerinin ve TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından verilen mücadeleye rağmen yıkımlar durdurulamadı. 30 Aralık 1988 tarihinde Tarlabaşı Bulvarı için son bina İBB’nin bando ekibi eşliğinde yıkılırken Bedreddin Dalan gazetelere verdiği demeçte “Tarlabaşı’ndaki son kaleyi yıktık” diyecekti.
Tarlabaşı: Bir Kent Mücadelesi (2018) TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından hazırlanan bu kitap, Mimarlar Odası’nın sürdürdüğü kent mücadelesini Tarlabaşı deneyimi üzerinden aktaran önemli bir belge. Tarlabaşı’nın özellikle son 30-35 yılda yaşadığı “kentsel dönüşüm” sürecini kayıt altına alan bu kitap, döneme dair önemli tarihsel tanıklıklar taşımakta.