Tatavla’dan Kurtuluş’a: Semtin Mekânsal ve Sosyal Dönüşümü

Tatavla’dan Kurtuluş’a: Semtin Mekânsal ve Sosyal Dönüşümü

Tatavla’dan Kurtuluş’a: Semtin Mekânsal ve Sosyal Dönüşümü

 

1929 yılında yaşanan büyük yangın sonrasında ismi Kurtuluş olarak değiştirilen Tatavla, Melisinos Hristodulu’nun 1913 yılında kaleme aldığı Tatavla Tarihi kitabına göre uzun yıllar İstanbul’un en büyük Rum topluluklarından birine ev sahipliği yapan bir yerleşim yeridir. Yaklaşık beş yüz yıllık bir tarihe sahip olan Tatavla, geçmişte saraya at yetiştirilen ahırların bulunduğu bir bölge olması sebebiyle ismini “ahır” anlamına gelen “tavla” kelimesinden alır. Dik yokuşlarla çıkılan tepelik bir alanda kurulan Tatavla, Hristodulu’ya göre yabancı kaynaklarda bu tepelik alanda kurulan ve bölge için önemli bir kilise olan Ayios Dimitrios* ismi ile de anılmıştır.

 

Semte ilk yerleşimlerin 16. yüzyılda gerçekleştiği düşünülmektedir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1520-1566) Ege ve Akdeniz’de gerçekleştirilen deniz seferlerinde esir alınan ve çoğunluğu Grek olan savaş tutsakları ve köleler tersanelerde çalıştırılmak üzere İstanbul’a getirilir. Tersanelerde çalıştırılan bu esirler bir süre sonra özgürlüğüne kavuşarak şehrin farklı yerlerinde yaşamaya başlar. Tersanelerde çalışmaya devam etmeyi tercih eden işçilerin büyük çoğunluğu tersaneye yakınlığı sebebiyle Tatavla’ya yerleşir (Hristodulu, 2024:s.17 ve Irmak, 2022:s.19-20).

 

Bu yıllardan sonra da Tatavla’nın Rum nüfusu sürekli artmaya devam eder. Öyle ki III. Selim tarafından 1793 yılında çıkarılan bir ferman ile Tatavla’ya Rum tebaadan başka kimsenin yerleşiminin yasaklandığı söylenir (Hristodulu, 2024:s.21 ve Irmak 2023:s.21). 19. yüzyılın ortalarına dek yoksul, işçi bir Rum köyü olarak varlığını sürdüren Tatavla’ya ve civarına bu yıllardan sonra farklı toplumsal kesimlerden göçler yaşanır.1831 Pera Yangını sonrası Pera halkı ve 1840’lı yıllardan itibaren de özellikle Levantenler, Tatavla ve civarına (özellikle bu dönemde bir yerleşim yeri olmaya başlayan Pangaltı’na) yerleşmeye başlar (Irmak, 2022:s.23). 

 

***

 

1911 yılında açılan tramvay yolu sayesinde Tatavla ile Pera arasında sıkı bağlar kurulur. Tatavla Caddesi üzerinden başlayarak Pangaltı, Harbiye ve Taksim’den geçerek Tünel’e ulaşan tramvay hattı ile birlikte Peralı zengin tüccarlar semte ilgi göstermeye başlar. Bu ilgi neticesinde özellikle Tatavla Caddesi üzerinde kagir apartmanlar ve konutlar inşa edilir. Semtte artan yapılaşmayla birlikte semtin nüfusu da artar ve semt giderek kuzeye doğru büyür (Irmak, 2022:s.24).

 

 

 

***

 

Tatavla’nın fiziksel, sosyal ve kültürel yapısındaki en büyük kırılmalardan biri 1929 yılındaki büyük yangın ile yaşanır. 21 Ocak 1929 gecesi başlayan ve ertesi gün de devam eden yangın sonrası semtin ismi değiştirilerek semte Nisan 1929’da Kurtuluş ismi verilir. Her ne kadar semtin isminin Tatavla’dan Kurtuluş olarak değiştirilmesi yaşanan bu büyük yangın sonrasına denk gelse de bu değişimi Cumhuriyet sonrası kurulan yeni ulus-devletin ekonomik, sosyal ve kültürel hayatı Türkleştirme politikalarından bağımsız düşünmek mümkün değildir. Üstelik bu Türkleştirme (Türkçeleştirme) politikaları sadece semtin isminin değiştirilmesi ile de sınırlı kalmaz. Bir dönem semtin büyük çoğunluğunu oluşturan Rum ve Ermeni topluluklardan izler taşıyan sokak ve apartman isimleri de değiştirilerek bu toplulukların izleri semtten silinmeye çalışılır. Ermeni, Rum ve Yahudi topluluklara ait izlerin kentin hafıza katmanlarından silinmeye çalışıldığı bu dönem, sosyal ve kültürel hayatı baskı altına alan ve bu topluluklara yönelik şiddet eylemlerine dönüşen “Vatandaş Türkçe Konuş” (1928) gibi kampanyaların yaşandığı bir dönemdir.

 

Yeni kurulan Cumhuriyet rejiminin Türkleştirme (Türkçeleştirme) politikalarının uygulanması için her fırsatta başvurduğu şiddet eylemleri etkisini artırarak Varlık Vergisi (1942), 6-7 Eylül Pogromu (1955) ve 1964 Rum Sürgünü gibi olayların yaşanması, semtin mekânsal ve sosyal dönüşümü üzerindeki büyük kırılmalardan bir diğerini oluşturur. Eski bir Rum köyü olması sebebiyle önemli bir Rum topluluğuna ev sahipliği yapan Tatavla, bu yapısını özellikle 6-7 Eylül Pogromu (1955) ve 1964 Rum Sürgünü sonrasında kaybeder. 

 

Mülksüzleştirme ve zorla yerinden etmeler sonrasında yaşanan zorunlu göçler sebebiyle geride küçük bir Rum topluluğu kalsa da Tatavla, farklı toplumsal kesimden topluluklara ev sahipliği yapmaya devam eder. Tatavla, özellikle geçtiğimiz yüzyılın ortalarından itibaren Anadolu’nun farklı şehirlerinden göç alan bir semt olurken bu göçlerin önemli bir kesimini ise bu şehirlerden baskı, şiddet ve yoksulluk sebebiyle göç etmek zorunda kalan Ermeniler oluşturur. Tatavla, Ermenilerin yanı sıra 1960’lı yıllarda Anadolu’dan İstanbul’a göç eden Türklerin, 1990’lı yıllarda Cihangir’de yerinden edilen seks işçileri ile Kürt şehirlerindeki köy yakılmaları sonrası zorla yerinden edilen Kürtlerin, 2000 sonrası Afrikalı ve Suriyeli göçmenlerin yerleştiği bir semttir. Son yıllarda ise “Yeni Cihangir” olarak yeniden keşif edilen ve özellikle beyaz yakalı “yeni orta sınıf” tarafından tercih edilen bir semt olur (Fırat, 2024).

 

 

Kaynakça:

 

* Ayios Dimitrios kilisesi bugün Kurtuluş son durakta bulunmaktadır. Ayrıca kilisenin tarihi için Bknz: https://www.ortodokslartoplulugu.com/kutsal-mekanlar/aziz-dimitrios-kilisesi/, son erişim tarihi: 08.07.2024.

Melisinos Hristodulu, Tatavla Tarihi, çev. Haris Rigas, Anna Maria Aslanoğlu, Stefo Benlisoy, İstos Yayıncılık, İstanbul: 2024.

Hüseyin Irmak, Tatavla’dan Kurtuluş’a, Aras Yayıncılık, İstanbul: 2022.

Begüm Özden Fırat, “Bir Yangının Külünü: Tatavla Yangını ve Tatavla’nın “Kurtuluş’u””, Aposto, 21 Haziran 2024: https://aposto.com/s/bir-yanginin-kulunu, son erişim tarihi: 08.07.2024.